GESTALT KURAMCILARI — DİĞER KURAMCILAR ARASINDAKİ -KENDİ ARALARINDAKİ BENZER VE FARKLI ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI :

cereny
5 min readNov 28, 2020

--

Öncelikle Gestalt ilkesi ‘Şimdi ve burada ilkesi üzerinde çalışan bir yaklaşıma dayanır.’ Varoluşçu psikoterapi tekniğine göre de geçmiş, gelecek ve şimdi birer bütün halinde algılanır.Gestalt terapinin ana felsefesine göre insanın davranışlarını anlamak bulunduğu an içinde yaşanılanı iyi anlamaktan geçer. ‘‘Gestalt terapi’’ ve ‘‘Bilişsel Davranışçı Terapi ’’kuramcılarının ortak yanı her ikisinde de şimdi ve burada daveti bulunmasıdır, hastanın seans anında dikkatinin tamamını nasıl yoğunlaştığı ;düşünceler kadar jestlerin,duygularının,yüz hareketi ses tonu vs kendinin dikkat etmesi istenir. Hasta geçmişten kopmaz ya da geleceği yok saymaz ,Hümanist yaklaşımcı olan da Carl Rogers bu durumu gerçekleştiren insan tiplemesi için bir açıklama ile ‘‘Geçmiş yaşantılarının olup bittiğinin farkında olan,gelecek yaşantılarının ise ancak o an içinde belli olacağını bilen insan için bunları düşünmek yerine anı yaşamak daha iyidir.’’ ifadesini kullanmıştır. (BAYRAKLI, 2016) Bir diğer psikolog Paul Ekman insan duygularının yüz ifadelerine yansıdığı ve jest, mimiklerin evrensel olduğunu dile getirerek yaptığı çalışma ve deneylerde bunu göstermiş çalışmalarını ‘Lie to me’ adlı diziye de uyarlanmıştır. (https://www.paulekman.com/, tarih yok) (Lie to Me, 21 Ocak 2009 tarihinde Fox Broadcasting Company’de gösterilmeye başlanan ABD televizyon dizisi. Dizide Dr. Cal Lightman ve meslektaşları, beden dili ve mikro ifadeler aracılığıyla yerel veya federal soruşturmaları desteklemektedirler.)

İNSAN DOĞASINI ANLAMAYA YÖNELİK KARŞILAŞTIRMA:

Thomas Hobbes ve Sigmund Freud arasında ki ortak bir yön ise Hobbes’e göre ‘‘İnsanlar doğuştan aç gözlü bencil ve saldırgandır.’’ der. Feud ise Psikanaliz yaklaşımında ‘‘İnsanın doğası doğuştan kötüye şiddet ve saldrganlıkla doludur.’’der. İki görüşe zıt olarak ise A.Maslow hümanist bir yaklaşımcı olarak. ‘‘İnsanın doğası doğuştan iyiye yönelik gelişmeye açıktır.’’görüşüyle öne çıkmıştır. E.Erikson da A.Maslow gibi insan doğasının doğuştan yapıcı olduğuna inanmıştır. (slaytlar)

KİŞİSEL GELİŞİMİN OTURACAĞI ZAMAN ARALIĞI :

Kişisel gelişimin oturduğu yaşlar ile ilgili Freud ve Adler ortak payda da çocukluk yıllarının önemi üzerine vurgu yaparken , E.Erikson yaşam boyu kişisel gelişimin olacağı konusuna vurgu yapmıştır, ortak paydası Psikososyal Gelişim’in Freud’un Oral dönem(İlk 18 ay ) ve Erikson’un 1.Evre (0–1.5) güven duygusu temel alınmasıdır. E.Erikson’un 4.evre (Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu 7–11 yaş) diye adlandırdığı evrede çocuğun kendini kantlama yapamadağı potansiyel üstü benzeri işlerde aşağılık duygusunun oluşmasına zemin hazırlaması Adler’in de dediği gibi ‘İnsan hayatının her döneminde aşağılık duygusu vardır.’ (Ideas, tarih yok) görüşüne yönelik bir etki-tepki oluşumunun benzer bir örneğidir. Çocuk ait olma duygusunu gerçekleştiremedği sorunlu dönemlerinde bunun yerine Karen Horney’in temel kaygı dediği derin bir güvensizlik duygusu ve belirsiz bir kaygı geliştirir. (S. Budak, 1991 (Orijinal çalışma basım tarihi 1950).) Bu kaygı ve güvensizlikle başa çıkabilmek için çocuklar çeşitli davranış stratejileri geliştirirler ve bu stratejiler kişiliklerinin parçası olur. (Schultz, (2007))

KENDİ İSTEDİĞİNE ULAŞIP ULAŞMAMA DUYGUSU:

E.Erikson’un 8.evre diye adlandırılan 60 + ‘‘Benlik Bütünlüğüne Karşı umutsuzluk’’evresinde birey hayatının bu evresinde istediği benli bütününe sahip olduğunda daha mutlu amaçlarına ulaşmış bir birey haline gelir bu kısmını Abraham H.Maslow’un İhtiyaçlar hiyerarşisinin son basamağı olan kişisel tatmin ve başarı ile beraberinde oluşan ‘‘Kendini Gerçekleştirme’’ dürtüsü ile ilişkilendirebiliriz. (slaytlar)

E.ERİKSON -S.FREUD GELİŞİM KURAMLARI -PSİKANALİTİK YAKLAŞIMLARI :

Ortak yanları bireyin ilk deneyimleri belirleyici rol oynar.(ilk 5–6 yılı )Erikson dışsal ve sosyal faktörlere daha çok vurgu yapmış Psikososyal olrak , S.Freud ise Psikoseksüel olarak çocuktaki biyolojik güçlere ve içgüdülere ağırlık vermiştir.

ÜÇ BÜYÜK KURAMCI S.FREUD,A.ADLER VE Carl Gustave JUNG:

Derinlik psikolojisi, klasik bilinç ruh bilimine karşılık biliçdışını inceleyen ruh bilimine (psikolojiye) Sigmund Freud’un verdiği isimdir.

Bugün Freud’un ruh çözümlemesinden (psikanalizinden), Adler’in bireysel psikolojisi’nden ve Jung’un analitik psikolojisi’nden doğmuş ruh hekimliği ruh biliminin genel adıdır. Zamanla bu üç ünlü isim Bilinçaltı düşüncelere bakışları ile birbirinden ayrılmıştır. (Wikipedia-Özgür Ansiklopedi, 2017)

FREUD-ADLER:

Ortak yönleri psikolojik problemlerin çocukluktan geldiğine inanmaları,rüyaların insanın rahatsızlık duyduğu duygulardan oluşabilmesi.Arılan noktaları Ferud’a göre rüyalar bilinçaltına itilmiş geçmişteki olayların çözümlemek için ortaya çıktığı yerlerdir.Alfread Adler ise gelecekte yapacağımız olaylara gösterilen bir tepki süreci olarak yorumlamıştır.Psikanalitik Yönteminin farkına gelecek olursak: Sigmund Freud kişiyi kendi içinde incelemeye,Adler ise kişi çevresiyle uyum içinde alınmalı temelini esas alır. (yerlikaya, 2016)

ADLER’İN AŞAĞILIK KOMPLEKSİ :

İnsan sosyal bir varlıktır kıyas halinde bulunmaya meyillidir.Davranışlarımızın temelinde Adler ‘e göre toplum tarafından ilgi görmek yatar. Teröristlerin neden yanlış olduğunu bile bile örgütlere katıldığını hiç düşündünüz mü ? Bunun temelinde ait olamama ve aradığı çevreden ilgi görememe yatar. Bu yarış ve rekabet hali devlet büyüklerinde de kendini göstermiştir Örneğin: Alçak koltuk krizinde İsrail’in Türkiye’den sonra özür dilemesi ,Siyasi beden dilinde el sıkışmalarında kendi elini üstte tutma.Kırmızı halı karşılanma ile protokollerin varlığı vb (PSİKOLOJİ, tarih yok)

ADLER’İN AŞAĞILIK KOMPLEKSİ ve Gestalt Terapi Tekniği ile Çözüm Bulma:

Herhengi bir eksikliği olan bireyleri düşündüğümüzde kendini bu yönüyle gelişime açık ve aşağılık komleksine meyilli görmek yerine bir takım mekanizmalar geliştirebilir örneğin,işitme duygusunu kaybeden biri dudak okuma becerisi kazanır ya da sol kolu olmayan bir kılıç ustasının gireceği düellolarda buna uygun hamle geliştirerek rakibini yenmesi.Gestalt terapinin terapötik kavramlarından ‘‘DİRENÇ’’ kişi kendisini algıladığı bir zarardan korumaktadır.Gestalt’a göre psikolojik sağlık temellerinden biri olan ‘‘KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME’’ beceri ve isteklerinin farkında olma,potansiyelini kullanarak aşılabilecek çözümler üretmektedir.

FREUD-JUNG:

Ortak yanları:Dil sürçmeleri,unutkanlıklarve rüyalar gibi rastlantı sayılabilecek olaylarda bile bir anlam vardır (Freud-Jung) (slaytlar)

JUNG birlikte yayımladığı Bilinçdışının Psikolojisi adlı kitabından sonra Freud ile ayrıldıklarını son sebep olarak kendi ağzından dile getirmiştir.Freud’un esasen tarihsel sürecimizi insanın eğitim ve aile etkisiyle de şekillendiğini yok saydığı görüşüne karşıydı. ‘‘Bugün veya dünün insanı değiliz,engin bir çağın insanıyız’’ (BBC-1959), BBC-1959)) Freud insanları çocukluk yaşantılarının kurbanı olarak görürken ,Jung insanların şekillenmelerinin sağlayıcısının geçmişleri ,geleceğe yönelik hedefleri bu süreçte karşılaşabileceği fırsatları ve eğilimleri olarak davranışlarının bütünü olarak yorumlamaktadır.

LİBİDO KAVRAMI ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALAR:

S.Freud’a göre libido cinsel ağırlıklı bir kavram,C.G.Jung’a göre ise libido genelleştirilmiş bir hayat enerjisidir.

FREUD’un ÖDİPAL SÜREÇ KAVRAMI ve JUNG:

3–5 yaş arasını Freud, ilk cinsel belirtiler dönemi olarak algılarken, Jung’a göre cinsellik öncesi dönemdir. O’na göre libidinal enerji, gelişme ve beslenme işlevlerine hizmet eder. Jung ödipal süreci reddeder. Jung’a göre bu dönemde çocuk annesine olan düşkünlüğünü annenin yiyecek sağlayıcı işlevine bağlı bir doyum, ihtiyaç bağlılığı ve rekabet açısından ele almıştır. Jung’a göre libidinal enerji sadece ergenlikten sonra karşı cinse ilgi duyan bir şekle bürünür. O’na göre cinsellik libidoyu oluşturan birkaç dürtüden biridir. Freud’a göre her küçük çocuk annesine karşı cinsel ilgi duyar. Jung bunu çocukluğunda annesini algılama tarifine bağdaştıramamıştır. Annesini, çekici olmayan, şişman bir kadın olarak tarif etmiştir. Jung’a göre cinsellik, insan motivasyonunda küçük bir role sahiptir. (http://www.belgeci.com/jung%E2%80%99un-sistemi-analitik-psikolojilibido.html, tarih yok)

ADLER-JUNG:

Toplumsal ilgi ve çevre konusunda ortak bir bakış açısına sahip olmuşlardır. ‘‘Hayattaki başarısızlıkların şunlardan ibaret olduğunu görürüz.Sorunlu çocuklarda,nevrotik ve psikozlu kimselerde,suçlularda,intihar meyillilerde,ayyaşlarda toplumsal ilgi her zaman eksiktir ve sadece bu ilgi deği,aynı şekilde cesaret anlayış ve toplumsal sorunların çözümüne karşı doğru bir eğitim eksikliği de söz konusudur.’’ (ses, 1929)

--

--

cereny

Merhaba,Şu an bu sayfaya yolun düşmüşse umarım iyi bir yol arkadaşı olmuşumdur :)